Tanıyalım
Viranşehir
Şanlıurfa’nın en eski ilçelerinden birisi olan Viranşehir, 1.843 km. karelik yüzölçümü ile yörenin volkanik dağı Karacadağ’ın güney eteklerine yaslanmış, denizden 620 metre yükseklikteki ovaları sınırları içerisine alır. Değişik zaman dilimlerinde Mardin’e ve Şanlıurfa’ya bağlı olan Viranşehir, İpek Yolu olarak bilinen ana kara yolu üzerinde Şanlıurfa’ya 90, Mardin’e 100, kuzeydeki Diyarbakır iline ise 150 km. mesafededir.
Viranşehir ilçesi, Geç Roma ve Bizans döneminde (M.Ö. 3. yüzyılın son çeyreği ile M.S. 7. yüzyılın ilk çeyreği) çok önemli bir yere sahiptir. Bu dönemlerde Viranşehir’in adı “Telia” olarak geçmektedir. Uygarlık tarihinin en önemli buluntularından olan ilk elips tekerlekli arabanın Viranşehir’in 40-50 km. Ceylanpınar’ın ise 10 km. güneyinde bugün, Suriye sınırı içerisinde yer alan Tel-Halaf’da (Guzana) bulunması da kentin Hitit Uygarlığının kilit merkezlerinden olduğunu gösterir. Jeopolitik konumu nedeni ile tarih boyunca medeniyetler arası geçiş noktasında yer alan ilçe, eski bir Hitit kenti olarak verimli ovalar yakınında olması nedeniyle Yukarı Mezopotamya’nın önemli bir tarım ve ticaret merkezi idi.
M.Ö. 1900 yıllarında Hitit Federasyonu içerisinde yer alan Viranşehir, M.Ö. 1155 yılında Asurluların, M.Ö. 885 yılında İranlıların ve M.Ö. 333 yılında Makedonyalıların (Büyük İskender) hakimiyetine girmiştir. Büyük İskender’in generallerinden Selevkos’a bağlı iken, Selevkos yönetimine isyan eden Viranşehir halkı, Suriye Ermeni krallığına başvurmuş ve bu krallığın idaresi altına girmiştir. Şehir M.Ö. 163 yılında Romalılar tarafından ele geçirilmiştir.
Hicrete (M.S. 622) kadar Roma ve İran yönetimleri arasında gelgitler yaşayan Viranşehir, 639’da İyad bin Ganem komutasındaki Arap ordularınca zaptedilmiştir. Bir ara Hamdaniler yönetimindeki Mardin’e ve M.S. 894 yılında Halife Mu’tezit tarafından Abbasilere bağlanmıştır. Melik Şah döneminde Selçukluların yönetimi altında görülürken 1030 yılında Bizans, 1071’de tekrar Selçuklu, 1180 yılında Mardin Artukluları’nın yönetimleri arasında adeta elden ele dolaşmıştır.
M.S. 7. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren, Anadolu’nun ve Urfa Bölgesinin genelinde yaşanan Müslüman Arapların istilası ve veba salgını sırasında, Bizans kasabaları ve köylerinde kıtlık yaşandığından Viranşehir terkedilmiş ve halkı Edessa (Urfa) gibi büyük kentlere göç etmiştir.
Tarihi boyunca nice istila ve yıkımlarla adeta varlıkla yokluk arasında çırpınan Viranşehir, en büyük yok olma tehlikesi ile M.S. 1258 yılında Moğol istilası ile yüz yüze gelmiştir. M.S. 1367 yılında bir kez daha Mardin Artukluları’na bağlanan şehir, M.S. 1400 de bu kez Timur tarafından yerle bir edilmiştir.
Daha sonra Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Safeviler arasında el değiştirmeye devam eden Viranşehir, M.S. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı imparatorluğu sınırları içerisine katıldığında belki de tarihin en sık viran edilmiş şehri unvanına sahip olmuştu.
‘Tarihsel süreç içerisinde en eski ad olarak bildiğimiz Tella’dan sonra değişik adlar alan Viranşehir, Kanuni Sultan Süleyman döneminde (M.s. 1535) mutasarrıflık olarak Diyarbakır’a bağlanmıştır.
IV. Murad, Bağdat Seferi sırasında Viranşehir yakınlarından geçerken gördüğü bir rüya üzerine, çevrede Eyyub Peygamber’in mezarının bulunmasını istemiş ve sonuçta Eyyub Peygamberin, hanımı Rahime Hatun’un ve Elyesa’ Peygamber’in mezarın Viranşehir yakınlarındaki bugünkü Eyyub’ Nebi beldesinde olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine köyün arazileri Eyyub Peygamber Makamına vakfedilmiştir.
8 Haziran 1922 de Milli Aşireti ayaklanmasının bastırılması Viranşehir tarihinde yer alan önemli olaylardandır. İlçe, 1924 yılında artık kaderiymişçesine kendisine yakıştırılan son resmi adını “Viranşehir” olarak almış ve başkaca bir idari değişikliğe uğramadan günümüze gelmiştir.
Viranşehir, 2000 yılı Genel Nüfus Sayımına göre merkez 121.000, bucak ve köyler ile birlikte 189.000 toplam nüfusa, iki bucak, 114 köy, 241 mezra ve bir beldelik idari düzene sahiptir. Yerleşme düzeni olarak şehirlerarası ana yol kenarları esas olmak üzere verimli toprağı nedeni ile daha çok güney ağırlıklı yatay gelişmiş olan merkez ilçe 16 mahalleden oluşmuştur.
Viranşehir, değerli toprak yapışına rağmen zayıf ekonomik ve sosyal yapısı nedeni ile Çukurova ve Karadeniz bölgelerine yönelik mevsimlik İç göç veren bir ilçe konumunda iken sulu tarıma geçiş ile birlikte göç azalmış, hatta durma noktasına gelmiş, buna karşın kırsaldan İlçe merkezine göç artmıştır.
Halen ilçenin geçerli gelir kaynağı tarım ve ikinci planda hayvancılıktır. Atatürk Barajı suları İlçeye henüz ulaşmadığı için, sulu tarım gelişen teknoloji ve maddi olanakların artması ile ovada açılan çok sayıdaki artezyen kuyuları ve üç gölet aracılığı ile sürdürülmektedir. Dalla önceleri buğday, arpa ve mercimekten oluşan tarımsal ürün desenine sulama sonrası giderek artan oranda katılan pamuk ta eklenmiştir. Halen İlçede 800.000 dekarı sulu, 389.350 dekarı da kuru olmak üzere toplam 1.189.350 dekarda tarım yapılmaktadır.
Viranşehir’de hayvancılığa elverişli kullanılabilir meralık alanın 20.000 dekarı geçmediği göz önünde bulundurulduğunda؛ mera alanlarının giderek daralması, devlet desteğinin olmaması ve hayvansal ürünleri işleyecek sanayi tesislerinin bulunmaması nedeni ile İlçede hayvancılığın giderek gerilediğini söylemek yanlış olmaz. Halen İlçe sınırları İçerisinde 13.070 büyük, 243.000 de ak karaman cinsi koyunların çoğunlukta olduğu küçükbaş hayvan beslenmektedir. Yılın büyük bölümünü Karacadağ’da yaylakta geçen göçer aşiretlerin giderek yerleşik düzene geçmesi sonucu önlem alınmadığı takdirde, küçükbaş hayvan sayısının daha da düşeceği söylenebilir.
İlçe nüfusunun kırsal çıkışlı veya büyük ölçüde kırsal kesimle ilişkiyi yoğun biçimde sürdürme özellikli olması, Viranşehir’deki yaşam biçimini ve alışkanlıkları da etkilemektedir. Merkez ilçe nüfusunun büyük çoğunluğu iki mahallede yoğunlaşmıştır, ilçenin yerleşimi genel olarak; tek katlı bahçeli evler, bir avlu etrafında sıralanmış geleneksel evler ve apartmanlardan oluşmaktadır.
Türkçe’nin yanı sıra Kürtçe ve Arapçanın da konuşulduğu Viranşehir’de giysi ve yemekler de zengin kültürel mozaiği yansıtan ürünler olarak karşımıza çıkmaktadır. Sokaklarda, çarşı içinde ve kahvelerde modem giysili Viranşehirlilerin yanı sıra poşulu, şalvarlı, abalı, agel ve çefıyeli, Türkmen köfü başlıklı insanlara ve bu insanların el ve yüzlerinde geleneksel dövmelerin çok çeşitli desenlerine rastlanabilir.
Tarihi geçmişinin aynası olma yolunda; taşınmaz kültür varlıklarının ve taşınır kültürel zenginliklerinin bilincinde, onları özümsemiş halkı ile Eyyub Nebi Beldesi ve çevresinin dinler tarihi içerisindeki zincir halkası özelliğini tanıtacak düzenlemelerini gerçekleştirmiş bir Viranşehir tarihinin omuzlarına yüklediği görevi yerine getir bir Viranşehir olacaktır.
Kaynak : Şanlıurfa Valiliği